İster Bodrum’da yaşıyor olun, isterseniz Bodrum’a tatile gelin mutlaka yapmanız gerekenlerin başında tekne turları vardır. Teknelerin uğradığı bir çok koyda denizin keyfini doyasıya çıkarsak da, adından da anlaşılacağı gibi Akvaryum koyu bambaşkadır.
Henüz sezon başlamadan evvel bende bu Akvaryum koyunu gezip gördüm. Ve bu sefer farklı olarak tekne ile değil karadan ulaştım.
Arkadaşımın motoru ile Bitez’e gidip, Bitez limanının bittiği yerden itibaren patika bir yoldan ilerlemeye başladık. Toplam mesafe 3 km olsa da, taşlık ve inişli çıkışlı bir arazi olduğu için biraz uzun sürüyor. Zaten arada farklı küçük koyların da yanından geçtiğimiz için hem soluklanmak hem de oraları da gözlemlemek için ufak molalar veriliyor.
Yol kenarında bazı büyük taşlara kırmızı ve beyaz işaretler konularak kaybolma riskini azaltmışlar. Baharın gelmesi ile birlikte yol üzerinde birbirinden değişik çiçekler görmek mümkün. Tabi havaların ısınması ile birlikte diğer canlılar da doğada coşku halinde. Yol üzerinde bir çok çekirge ile karşılaştık. Birkaç tane de kaplumbağa ile sohbet ettik.
İlk karşımıza çıkan Sarnıçaltı koyu ve cennet koyu fırtınadan sonra hemen henüz temizlenmediği için görüntüleri biraz moralimi bozdu açıkçası. O güzelim denizde, sahilin komple naylon poşetler, pet şişeler ile dolu olması hiç hoş bir görüntü değil. Bana eşlik eden arkadaşım bazı gönüllülerin sezon öncesi buluşup çöpleri temizlediklerini söyledi. Denize atılanları elbet denizde geri atıyor…
Ve nihayet teknelerin uğrak yeri, belki de Bodrum’un en berrak denizinin olduğu akvaryum koyuna ulaşıyoruz. Tabi ki yaz halinden eser yok. Hafta sonu olmasından dolayı birkaç özel tekne gelmiş, Mart ayı başı olmasına rağmen deniz keyfi yapıyorlardı.
Denizden gitmesi kadar karadan gitmesi de keyifli olan bu koya giderken dikkat edilmesi gereken birkaç şey var. Bahar aylarında rahat ama Temmuz Ağustos sıcağında yürürken sıcak fazlası ile etki edebilir. Ayrıca çok fazla doğal hayat barındırdığı için börtü böcek kimilerine fazla gelebilir. Ve tabi ki gidilen yerde herhangi bir tesis olmadığı için mutlaka yola çıkmadan evvel yiyecek ve içecek mutlaka yanınızda bulunmalı. Her ne kadar yaz aylarında denizden faydalanacak olsanız da, plaja gider gibi değil de, doğada bir yürüyüşe gider gibi giyinmenizi tavsiye ederim. Eminim ki bu rota terlik ile gidenlere eziyet olacaktır. Mutlaka da hava kararmadan dönülmeli. Dönerken çöplerimizi yanımızda merkeze kadar götürmeliyiz.
Umarım bu koy bu şekilde bakir kalmaya devam eder. Denizin bu kadar temiz , bu kadar berrak olmasının sebebi civarda hiçbir tesis olmamasından kaynaklanıyor. Ama bildiğimiz bir şey var ki, bu tarz yerler için her an her şey olabilir. O yüzden mümkün olduğunca ister tekne ile, ister karadan yürüyerek bu doğa harikasını gezip görmeli, yüzmeli ve keyfini çıkarmalısınız.