Kaş… Tarihteki adı Antiphellos. Kanıtlanan en eski adı ise Habesos. Evet bu ay ki gezimizi Antalya’nın en batısında bulunan ve benim en sevdiğim tatil yerleri arasında ilk 3 de bulunan Kaş İlçesine yapıyoruz. Yazımı iki bölüm halinde hazırladım. Bu ay okuyacağınız birinci bölümde Kaş-merkez, önümüzdeki ay okuyacağınız ikinci bölümde ise Üçağız, tersane koyu, Kekova ve Simena’yı kapsayan günübirlik bir tekne turumuz olacak.
Kaş gezisi benim için gerçekten ani oldu. Bir anda karar verilip, 3 gün sonrasında kendimizi orada bulduk. En son uçakla gittiğimden beri transfer konusu oldukça iyi derecede yol almış. Dalaman-Kaş arası olan 152 km mesafeyi kişi başı uçak parasının yaklaşık 2 misli ücreti ile özel bir araçla gitmek zorunda kalıyorduk. Fakat şimdi internet üzerinden ayarlayarak kişi başı 30 TL gibi bir rakama konforlu minibüsler ile transferi gerçekleştirebiliyoruz. Fakat dönüşte sabah uçağı ile dönmeyi düşünüyorsanız özel araç transferine mecbur kalıyorsunuz. Çünkü o saatte minibüs ile transfer yok.
Dalaman havalimanından 2buçuk saatlik bir yolculuktan sonra Kaş’a ulaşıyoruz. Tam öğle saatine denk geldiğinden dolayı ilçenin merkezi terk edilmiş bir şehir havasında. Hatta bir çok mağaza sıcakta kimsenin çarşıya çıkmayacağını düşünerek siesta yapmak için bir müddet dükkanlarını kapatmışlar. Bizde bu vesile ile biraz soluklandıktan sonra evimize gidip eşyalarımızı yerleştirmeye koyuluyoruz.
Akşam 18.00 gibi tekne turlarının dönmesi ve tüm gün deniz keyfi yapanların beach’lardan çıkması ile kalabalıklaşma başlıyor. 2250 km2 yüzölçümü ve 52500 nüfusu olan ilçe yaz aylarında yine kat be kat fazlalaşıyor.
Denize sırtınızı dönüp ilçeye baktığınız vakti, tam tepede ve karşınızda bulunan tepenin şekli fazlası ile ilgi çekiyor. Yer yer Likyalılar zamanından kalma kaya mezarları ile oyulmuş tepe, Sağ yanağının üzerine yatmış bir kişi silüeti oluşturuyor.
Denize yüzümüzü döndüğümüz vakit karşımızda Yunanistan’ın Ülkemize en yakın olduğu Meis adasını görüyoruz. Meis adasının Kaş’a olan uzaklığı tam 1800 metre. Mesafeyi daha farklı bir şekilde anlatmak gerekirse, her yıl geleneksel olarak düzenlenen Kaş-Meis yüzme yarışmasının galibinin derecesi, tam 1 saat 45 dakikadır. İstanbul boğazında gerçekleşen kıtalar arası yüzme yarışının galibinin derecesi ise 50 dakikadır.
İlçenin bir çok yerinde lahit mezarlara rastlamak mümkündür. Tam çarşının içerisinde bulunan ve kral mezarı olarak bilinen Lahit, m.ö. 4 yüzyıla aittir. Diğer lahitler gibi bu büyük lahitin de üstü ters bir kayık görüntüsündedir.
İlçede denize girmek için küçük çakıl ve büyük çakıl plajları vardır. Bunların dışında Mavi bayrak ödüllü Limanağzı plajı ve akçagerme plajı vardır. Ama yinede Kaş diyince ilk akla gelen plaj kaputaş plajıdır. Kaş’a 19 km uzaklakta olan bu plaj, yol üzerinden tam 192 basamaklı merdiven ile inilmesi ile de meşhurdur.
Kaş aynı zamanda Ülkemizin en iyi dalış bölgelerinden bir tanesidir. Her gün 10’larca tekne, Kaş’ın görünen güzelliğinin yanı sıra, su altı güzelliğini de sunmak için denize açılıyor. Denizin altını da gördükten sonra, bu güzelim ilçeyi bir de havadan görmek isterseniz yamaç paraşütü yapmak için de en uygun yerlerden biri olduğunu söyleyebilirim.
Ve tekne turu. Kaş’a gelip de simena’yı görmeden olmaz. Önümüzdeki ay yazacağım yazı da sadece deniz yolu ile ulaşılabilen bu antik kente kano ile gitmek de mümkün.
Şayet bir haftalığına gitmeyi düşünürseniz, dönüşte söyleyeceğiniz tek cümle şu olacak. “Tadı damağımda kaldı”