Berkin’in Gözünden Bahar
Belki de yılın en güzel zamanıdır Bahar. Kışın soğuktan, yazın sıcaktan şikayet ederken Bahar ayları hava sıcaklığı olarak hemen hemen herkesi mutlu edebilecek oranda oluyor. Her ne kadar “Mart Kapıdan Baktırır, Kazma Kürek Yaktırır” atasözümüz olsa da küresel ısınmadan dolayı artık o soğuk mart ayını da yaşamıyoruz.
Nisan ayı deyince de eskiden hep Nisan Yağmurları aklımıza gelirdi. Özellikle artık bu yağmurların bir hayli yağması gerekiyor. Dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi ülkemizde de büyük bir su sıkıntısı yaşanıyor. Geçtiğimiz yaz Bodrum’da oldukça susuz kaldık. Şubat ayı itibari ile Bodrum yarımadasının su ihtiyacını karşılayan Mumcular Barajının doluluk oranı sadece yüzde 15.
Hem ilkbaharda hem de sonbaharda günbatımları da ayrı bir güzel oluyor. Yaz aylarında hemen hemen hiç bulut olmadığı için bahar aylarında bulutlarla birlikte gün doğumu da gün batımı da görsel bir şölen gibi oluyor. Elimden geldiğince her günbatımında deniz kenarına gidip hem fotoğraf çekip hem de o güzelliği izliyorum.
Elbette sonbahar da güzeldir ama sonbahar daha çok hüzündür. Ama ilkbahar öyle mi? Çiçekler açar, kuşlar öter insanın içi açılır. İlkbahar yeniden doğuşa, gençleşmeye, yenilenmeye, diriliş ve yeniden büyüme fikirlerine çağrışım yapar.
Küçüklüğümde de Bahar aylarını çok severdim. Tabi bunun sebebi biraz daha farklıydı. Çünkü Bahar geldiyse yazın gelmesi de yakındır. Okulların tatile olmasına az zaman kalıyor demekti.
Bahar ile ilgili bir çok şarkı, bir çok söz var. Yazımı yazarken bir çoğunu dinledim, bir çoğunu da okudum. Ama beni en çok etkileyen Sabahattin Ali’nin bir sözü oldu. Bahar yazımı da onun bu güzel sözü ile bitirmeye karar verdim.
“İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde yaşanmaya değer… Ne olursa olsun.”